DON KİŞOT’UN KÖŞESİ

Veterinerler..Veterinerlerimiz !

Hayvan hakları mücadelesine giren ve bu uğurda mücadele eden bir çok gönüllü arkadaşımızın ve sivil toplum örgütünün görmezden geldiği ya da bir türlü zaman ayırıp üzerinde fazlaca düşünmediği asıl konu , veteriner hekimlerin çalışma koşulları ve yetiştirilme şartları ile belediyelerdeki emir komuta zincirinin mevzuat gereği kırılamamasıdır.

Bilindiği üzere veteriner hekimlermizin asli görevi her ne kadar hayvan sağlığı gibi gözükse de aslında doğrudan toplum sağlığı ile yakından ilgili birebir çalışan ancak bunun büyük bir çevre tarafından sanki özellikle görmezden gelmesinden kaynaklanmaktadır.

Özellikle neo- liberal (!) arabesk politikalar , 1980lerde yaklaşık 3 tane olan veteriner fakültelerini 2000li yıllarda 20lere kadar çıkarmış ama aynı doğrultuda bu üniversitelerdeki bütçeler ve yetişmiş kadrolar ise aynı kalmıştır. Aynı parayla daha fazla “ meslek” sahibi yapılmış ama toplum sağlığı ile birebir ilgili bu kutsal meslek sahibi arkadaşlarımız hep göz ardı edilmiş , Anadolu’nun çoğu yerinde hala “baytar” olma statüsünden kurtulamamış , seçimle gelen kişilerin altında ezilmeye ve bir emir komuta zincirine mahkum edilmiştir.

Çoğunluğu etobur insanlardan oluşan bir toplumda da hayvanlara daha fazla ürün versin diye hormon dengelerini bozucu yönde kapitalist sistemin dayatmış olduğu gereksiz ilaçlar ve bunların nihai tüketici olarak kitlesel tüketim altında insanlara büyük markalar altında pompalanmasına neden olurken bu konuda asli  söz sahibi olması gereken idealist veteriner hekim arkadaşlarımızın bilimsel çabalarına değer verilmemesinden kaynaklanmaktadır.

Bununla birlikte , şunu da belirtmek gerekir ki hayvan haklarının  ve toplum sağlığının gerekli değeri  alabilmesi ve beklentilerimizi karşılayabilmesi için  Orman Bakanlığı merkez ve teşkilatının yapısı da bu paralelde güçlendirilmesi hayvan haklarının savunulması daha iyi bir yere gelebilmesi açısından birincil şarttır.

Veteriner hekimler olmadığı sürece , sadece gönüllülerin yapmış olduğu çabalar , bakanlığın  , idealist ve uzman kadroları olmadığı sürece ne yayınlanan genelgelerle , ne de işten anlamaz birbirinin adamını torpille bir yere getirmekle mümkün değildir . Dolayısıyla Çevre Bakanlığı’nın ne yapıp edip belki öncelikle bu kararlı iradesini artık net bir şekilde koyması , bunu da gerekiyorsa öncelikle Maliye bakanlığına ısrarlı bir şekilde bildirmesi , bütçeden veteriner hekimlere kaydırılacak miktarın ciddi oranda artırılmasını sağlamalıdır.

Sırf gösteriş için yandaş kadroları işe almak aslına toplum sağlığını yakından ilgilendiren böyle bir uzmanlık alanının atıl bırakılması ile toplumun göz göre göre iş başına getirdiği bakanlık eliyle bindiği dalı kesmektir. İşi bilip , yağ çekerek , her dönemin adamı olarak ya da siyasi torpille bir yerlere gelmiş olanlar kendilerini kurtarmakta ama ayağından asılan belki tüm toplum sağlığı olduğunu zaten vurgulamamıza gerek yoktur.  .

Yaklaşık 20 kadar kentimiz dışında bakanlığın çoğunda veteriner hekim olmadığı gibi mevcut olanların da konusunda çok da uzman olmayan , emir komuta zinciri içinde kaldığı için istediklerini “ seçilmiş padişahlara” yaptırtamayan , fikirleri ve uygulamaları her zaman kaldırım taşı değiştirilmesi planından sonra gerçekleştirilen veteriner arkadaşlarımızla Türkiye 21. yy da geldiği yol da ancak bu kadar olur. Bundan daha fazlasını onlardan beklemek hayalciliktir. Teşhis bu olunca ve bu teşhise doğru ilacı veremediğiniz sürece de , Türkiye kendisine her şeyin satımının , pazarlanmasının bile dayatıldığı dışa bağımlı sömürge ülkeleri arasından kurtulamayacak, bundan sadece hayvan dostlarımız değil tüm toplum etkilenecektir.

Toplum sağlığını hiçe sayan bir zihniyetin de zaten onlara çok çok lüks gelebilen (!) 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu , uygulama yönetmeliğini bilmesi ve bu konuda da hassas olmasını beklemek zaten hayalciliktir. Tüm bu olumsuz yapıya rağmen Veteriner meslek örgütlerinin ve idealist gönüllülerimiz ile , fakültelere  almış olduğu yetersiz  bilgi ve deneyimlere rağmen tek başına bir şeyler yapmaya çalışan bugün az da olsa alınan mesafenin yüzde  biri kadar gidebilir miydik acaba ?

Çevre ve Orman Bakanlığının hayvan hakları ve korunmasından ve denetiminden sorumlu birimlerinin sil baştan yeniden yapılanması, konusunda uzman, kendisini yetiştirmiş ,  yeni veteriner hekim alımı ile birlikte ,  hukuk danışmanlarının , biyologların ve çevre bilimcilerin görevlendirilmesi, kurum teknik kapasitesinin artırılmasının öncelikli işlerden olduğu kanısındayız. Hatta bu durumun kim bakanlık ya da müsteşarlık kadrolarına gelirse gelsin artık uzun vadeli bir devlet politikasına dönüşmesi de zaten olmazsa olmazlar arasındadır.

Bununla paralel olacak şekilde de her ilde ve ilçede tam donanımlı Hayvan Koruma ve Rehabilitasyon Merkezleri kurulmalı , Büyükşehirlerde bu sayı daha da artırılmalı ve bu merkezlerde uzman personel istihdamı sağlanmalıdır.

Hatta bakanlıklar arasındaki yetki ve görev karmaşasını bir tarafa bırakın bakanlığın meslek örgütleri başta olmak üzere , tıp doktorları , barolar , eczacılar ile birlikte eşgüdüm sağlaması , ancak bu eşgüdümün de anlamsız toplantı ve bildirilerin yayınlandığı , çay kahve sohbetleri şekline dönüşebilen , bitmek tükenmez bilmeyen bürokrasi ve imza çarklarına boğulmadan cesaretli adımları atması gerekmektedir.

Bütün bu yazıdaki  en kritik kelime işte bu “CESARET” tir. Eğer niyet olmazsa , bir şeyler değiştirmek için çaba gösterilmeyecekse , yapılacak toplantılarda , çıkarılacak genelgelerde , her defasında ateş yeniden bulunacak , bir türlü yazının bulunması aşamasına geçilemeyen bir uygarlık gibi yerimizde saymaya devam edeceğimizdir.

Bunun için de başta öncelikle Tarım Bakanlığında ciddi bir zihniyet devrimi gerekmekte, mevcut sistemler sil baştan yenilenmelidir.

Öte yandan bu işin en önemli ayağı oluşturan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının , hayvan refahı ve koruma konusuna Çevre Bakanlığının aksine çok daha farklı bir perspektifte baktığı , hayvanların insan için hangi şartta olursa olsun kullanılması , üretim artırılması için üzerlerinde her türlü ilaç denenmesi , petshoplara açıkça sınırsız ruhsat verilmesi takdirine kadar , hatta üzerlerindeki ilaç kartellerinin baskısından , insafsızca yapılan lobicilik çalışmalarından silkelenmesi gerekmektedir.

Yine bu bakanlıkta Veteriner hekimlerin kullanacağı ilaçların izin ruhsatından , içinde “ paranın” geçtiği bir çok konuda söz sahibi olduğu , bütün bunlara rağmen olması gereken ortalama veteriner hekim sayısının 70 milyon nufusta 7000 civarında olması gerekirken 2000lerde kaldığı düşünülecek olursa aslında bu ülkenin tüm bunlara rağmen hala ayakta kalıyor olabilmesi işte bu birkaç yüzü geçmeyen iyi niyetli arkadaşlarımız sayesindedir.

15 milyona dayanmış Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul’da Çevre Orman İl Müdürlüğünde hayvan hakları konusunda sorumlu ve yetkili kişi sayısının elli kişi yerine sadece iki kişi olduğunu düşünecek olursanız , yapılan tüm iyiniyetli çabaların bile günü kurtarmaya yönelik politikalar olduğunu , hayvan hakları savunucularının “ idare edildiği “ bir sistemin karşınıza geldiğini görebilirsiniz.

Peki toplum sağlığı ile bu kadar yakından ilgilenen bir meslek örgütü yapılanmasında sağlık bakanlığında koca Türkiye’yi temsilen kaç kişi var dersiniz ?

Ben size söyleyeyim , birden az , eksi birden çok ! 12 / 01/ 2009

 

HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı

 

 

 

  • Veterinerler..Veterinerlerimiz !
  • Veterinerler..Veterinerlerimiz !