https://www.haytap.org/tr/savaraka-yeni-belgeseli-kocaoani-kurtarmak
Kocaoğlan’ı Kurtarmak
İz TV de yapımcı- yönetmen olarak bir çok belgesele imza atan Savaş Karakaş ayılarla ilgili tüm dünyada ses getirecek bir belgesel hazırladı. Bu belgesel yurt içi ve yurt dışında ayıların maruz kaldığı tüm işkenceleri, insanların ayıların yok oluşlarına nasıl seyirci kaldıklarını ve zarar gördüklerini düşünerek onları nasıl yok etmeye çalıştıklarını gözler önüne seriyor. ‘Kocaoğlan Sahnelerden Çekildi’ Bir tarafta ayı barınağı ve ayıları korumak için yerli-yabancı uzmanlarca atılan adımlar, diğer taraftaysa ayı avcılığı ve diğer nedenlerle öldürülen, katledilen ayılar…Belgesel yurtiçi ve yurt dışında hayvan haklarını koruma dernekleriyle yapılan röportaj çekimleriyle ve dünyanın çeşitli ülkelerinden alınan arşiv görüntüleriyle de desteklenmektedir. Belgesel, 2009 yılı içerisinde yurt içi ve yurt dışında televizyon kanallarında yayınlanarak ve festivallerde gösterilerek insanların nesli tükenmek üzere olan boz ayılar hakkında bilinçlenmelerini sağlamayı amaçlamaktadır.
Ayıların çığlığı bize insanlığı öğretecek,
Ya da insanlığımızdan utandıracak…
Yapımcılığını ve yönetmenliğini Savaş Karakaş’ın üstlendiği ‘Kocaoğlan’ı Kurtarmak’ belgeseli bir zamanlar sokaklarda ya da turistik meydanlarda görmeye alışkın olduğumuz dansçı ayıların kurtuluş öykülerini ekranlara taşıyacak. 1992 yılında merkezi İngiltere’de bulunan Dünya Hayvanları Koruma Vakfı’nın, LIBEARTY - Dans Eden Ayılara Özgürlük Kampanyası sonucu Türkiye’nin değişik yerlerindeki (İstanbul/Sultanahmet, İzmir/Fuar vb.) ayı oynatıcısı çingenelerin elinden alınan ayılar Bursa Karacabey Ovakorusu Ayı Barınağı’na getirildi. Dansçı ayılar dışında doğada bulunan annesi ölmüş veya vurulmuş yetim yavru ayılar da bugün aynı barınakta bakılmakta. Artvin’in Şavşat İlçesi’nde, avcılar tarafından vurulan, kafasına ve omzuna 12 saçma isabet eden 8 aylık ayı yavrusunu bugün Ovakorusu barınağında görebilirsiniz. Ama o sizi göremez! Çünkü kafasına gelen saçmalar onu kör etmiş. Yemini koklayarak buluyor ve hayata bakıcılarının sevgisi ile tutunabiliyor. Bir ayı 30 yıl yaşayabiliyor. ‘Ümit’ adlı bu yavru ayı bir daha asla ormanların ve özgürlüğün tadını çıkaramayacak… Adapazarı’nda annesi ve kardeşi avcılarca öldürülen, kendisi de sol arka ayağından yaralanan 2.5 aylık yavru ayı ’Poyraz’; ya da Rize - Kaçkar Dağları’nda annesi avcılar tarafından vurulduğu tahmin edilen ve tanınmış doğa fotoğrafçısı ve gezgin Cemal Gülas’ın sahip çıktığı ‘Datvi’nin de durumları aynı. Onlar da ayı barınağının müdavimleri olmuşlar..Şakir ise İstanbul Sultanahmet’ten gelmiş. Gözleri kör ve burnu koku alamayacak kadar parçalanmış. Yetkililer oynamayı öğrenmesi için kafasına vurulurken göz sinirlerinin tahrip olduğunu düşünüyor. Dansçı ayıların eğitim dönemlerinde maruz kaldıkları işkencelerin izleri bunlar. Korkunç uygulamalar ayıların ruhlarında ise daha derin yaralar açmış. Tıpkı akıl hastanesindeki hastalar gibi aniden oldukları yerde sallanmaya veya sekmeye başlıyorlar ve bir süre sonra tekrar normale dönüyorlar.Ülkemizde yaşayan en büyük memeli ve nesli tehdit altında olan boz ayılar ister avcıların, ister ayı oynatıcılarının eliyle buraya düşmüş olsunlar, şimdilik sahte cennetlerinde mutlular. Parktaki çocuklar gibi, kimi havuzdan çıkmıyor, kimi ağaçta meyve topluyor, kimi kovalamaca oynuyor, kimi eşiniyor. Yaşamları burada, çileleriyle birlikte sona erecek…
Ve onların hikayesi bu belgeselle hayat bulacak.Savaş Karakaş Çin’de demir kafeslere hapsedilerek safra suları sağılan ayıların trajik öykülerini de kamerasıyla görüntüledi. Bugün resmi rakamlara göre en az 7.000 ayı dar kafeslerin içinde, gün ışığı görmeden, ayağa kalmadan ve hatta yattığı yönü hiç değiştiremeden, aç ve susuz ölümü bekliyor.. Aç ayıların daha çok safra ürettikleri biliniyor. Ve tüm bu işkence Çin tıbbının mucizevi ilaçları için yapılıyor. Benzer ilaçlar bugün bitkilerden elde edilen özlerle üretilebilse de, ayılara uygulanan ortaçağ işkencesi geleneklere bağlılık sebebiyle devam ediyor. Belgeselde farklı toplumların ayılarla ilgili yaşam tarzlarını şekillendiren nice gelenek ve alışkanlıklar, modern çağın uygar bakış açısıyla yerinde inceleniyor. Pakistan’da dövüş köpeklerine parçalattırılan, Hindistan’da burunlarından halka geçirilerek dans ettirilen ayılar, Rusya’da kış uykularına yattıkları inlerinde acımasızca katledilen anne ayılar, Çin’de sirklerde boks yaptırılan ve bisiklete bindirilen ayılar, Japonya’da ayı parkı adı verilen beton çukurlara hapsedilen ayılar da çığlıklarını Türk izleyicisine ve hayvan severlerine ilk kez bu belgeselde duyuracak. Savaş Karakaş; Türkiye, İngiltere ve Çin’de gerçekleştirdiği çekimlerde pek çok ayı uzmanıyla görüştü. İnsanların ayılara karşı korunma, beslenme, gelenek, zevk ve eğlence adı altında uyguladıkları şiddet bu saygın ayı uzmanlarının yorumlarıyla gösteriliyor. Ayıları korumaya yönelik uygulamalar da yine yerinde gösteriliyor. Çin’de Panda üretim merkezi, Animals Asia ayı barınağında gözleri görmeyen bir ayıya İngiliz yaban hayat veterinerlerince yapılan göz ameliyatı, meyve ağaçları ya da arı kovanları zarar gören Karadenizli bir üreticinin ayılara karşı aldığı savunma tedbirleri Artvin - Yusufeli’nde karşımıza çıkıyor.
WSPA – World Society for the Protection of Animals, IFAW – International Fund for Animal Welfare, ADI – Animal Defenders International, AAF – Animals Asia Foundation katkılarıyla hazırlanan belgeselde insanoğlunun ayılara yaptığı işkencelere şahit olacak ve onları kurtarma mücadelesi veren uzmanlardan insanlık dersi alacaksınız.
Yayını Digiturk 18.kanalda İZ TV ekranlarında izleyebilirsiniz. Konuyla ilgili Habertürk gazetesinde çıkan yazımız için ( tıklayın)
Savaş Karakaş Animals Asia vakfı kurucusu Jill Robinson ile Çin’de ayıların onlarca yıl içlerinde
hapis tutuldukları demir kafeslerinin önünde.. Kurtarılmış ay ayıları hayatlarını barınakta sürdürmekten mutlular.
