https://www.haytap.org/tr/pet-shop-mu-hayvan-hapishanesi-mi
Pet Shop mu Hayvan Hapishanesi mi?
Pet shoplarda satılmayı bekleyen çoğu hayvanın yaşadığı eziyet, sokak hayvanlarının başına gelenden farklı değil. Kedi ve köpekler daracık kafeslerde, üst üste tutuluyor.
Bazı mağaza sahipleri vitrine yerleştirdikleri hayvanları uzun süre susuz bırakıyor. Nedeni daha az tuvalete çıkmalarını sağlamak. Tepki gösteren, pet shop sahiplerini uyarmayı deneyen hayvanseverler ise benzer tepkilerle karşılaşıyor: Hakaret, saldırı. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolat Hayvanları Koruma Yasası’nda değişiklik önerisi üzerinde çalışıyoruz diyor.Türkiye’ye özellikle eski doğu bloku ülkelerinden çok sayıda kaçak cins kedi ve köpek yavrusu sokuluyor. Kuryeleri ise bu ülkelerden bavul ticareti için gelen turistler. Bu hayvanlar henüz anne sütünden kesilmeden annesinden ayrılarak Türkiye’ye getiriliyor. Gümrük bankolarının önünden geçerken ses çıkarmasınlar diye ilaçla uyutuluyor. Dört-beş yavru bir çanta veya poşet içinde havasız ve susuz olarak Türkiye’ye giriş yapıyor.Annesinden ayrılarak Türkiye’ye getirilen bu yavrular İstanbul, Ankara ve İzmir gibi illerin pet dükkanlarına tanesi 10-15 dolardan pazarlanıyor. Yavru hayvanlar kötü koşullarda sergilenerek, yüzlerce, hatta binlerce Euro’ya satılacağı günü bekliyor. Daracık kafeslerde tepelerinde yanan lambaların sıcaklığında bekleşen yavru kedi ve köpeklere az miktarda mama ve su veriliyor. Çünkü bu yolla hem kafesin az kirlenmesi sağlanıyor hem de maliyetler düşürülüyor.
Ülkeye kaçak olarak sokulan hayvanların gerekli aşıları da yapılmıyor ve hastalık taşıyorlar. Satın alındıktan kısa bir süre sonra hastalanan ve ölen hayvanların sayısı hiç de az değil.Pet mağazalarına denetim yapılmıyor. Denetim mekanizması olmayınca da hayvanların sağlığı tamamen dükkan sahibinin vicdanına kalıyor. Bu konuda şikayet edenlerden birisi de Türkiye Hayvan Hakları Koruma Derneği Başkanı Birgül Rona. Derneğin 10 yıllık başkanlık görevini yürüten Rona, bu konuda yetkili mercilere sayısız başvurularda bulunduklarını ancak bundan bir sonuç alınamadığını söylüyor.Bize pet dükkanları hakkında özellikle de Eminönü’ndeki pazarla ilgili çok sayıda şikayet geliyor. 10-15 defa hayvansever üyelerimizle birlikte gidip satıcıları uyardık. Hayvanlara kötü davranıyorlar, gerekli aşılarını yapmıyorlar. Ama başarılı olamadığımız gibi, üzerimize yürüyorlar. Birçok pet dükkanında da durum aynı. Tabii ki iyi bakanlar da var ama onlar iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az sayıda. Belediyelerin denetimlerini çok sıkı yapması lazım.YETKİLİ AMA İLGİSİZ YETKİLİLERİstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Ahmet Kemal Şenpolat’ın söyledikleri konunun vahametini gözler önüne seriyor:Kaçak yollardan getirilen yavru köpekler, 200 ila 1000 dolara satılsa da, bu hayvanların pet dükkanlarına maliyeti 10-20 dolar arasında. Çabuk büyüdükleri için bir süre sonra dükkanlarındaki kafeslere sığmaz oluyorlar. Çok zor şartlarda bekletiliyorlar. 1-2 ay sonra hálá satılmamışsa, dükkana ekstra maliyet getirdikleri için sokaklara atılıyorlar. Komisyonumuz ve derneklerle birlikte ilgisiz yetkililerin dikkatini çekmeye çalışıyoruz. Oysa bilgisiz ilgililer ile ilgili bilgisizler sorunun bir parçası. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda, yurtdışından kaçak getirilen sertifikasız, karnesiz hayvanların satılmasını engelleyecek herhangi bir düzenleme yok. Denetim de yapılmayınca meydan kaçakçılara kalıyor. Bu nedenle, Hayvanları Koruma Yasası’nda değişiklik önerisi üzerinde çalışıyoruz.Handan DemiralpZULMÜ GÖRDÜ, UYARDI, DARP EDİLDİHandan Demiralp 42 yaşında, 21 yıldır TRT spikeri. Sıkı bir hayvansever. Hem yerli hem de uluslararası birçok hayvan derneğine üye. Geçen günlerde bir pet shopta bir köpeğe yapılan zulme tanık oldu, fotoğrafını çekti. Başına gelenleri şöyle anlatıyor: Çengelköy’de bir hayvan galerisine gittim. Bir köpek küçük bir kafes içinde iki büklüm oturuyordu. Ayağa bile kalkamıyordu. Dükkanın dışından fotoğraflarını çektim. Dükkan sahibi dışarıya fırladı, beni dükkanın içine sürükledi. Dükkanın kapısını kapatıp, kilitledi. Hakaret etmeye başladı. Yüzüme vurmak için yumruğunu kaldırdı. O günlerde yeni ameliyat olmuştum. Burnum sargılıydı. Son anda vurmaktan vazgeçti ama bu kez de boynumdaki makineyi çıkartmak istedi. Vermemek için direttim. Bu sırada makinemin kayışı burnuma takıldı sargım açıldı. Burnumda kanama başladı. Kanı görünce beni dükkanın dışına çıkarttı. Hemen karakola gidip şikayette bulundum. O dükkandan ben kurtuldum ama o zavallı köpeği kurtaramadım.Hürriyet