https://www.haytap.org/tr/davalar/haytaptan-buyuksehir-belediyesine-dava?anahtar=g%C3%B6l+havzas%C4%B1
Haytap’tan Büyükşehir Belediyesine Dava !
Hayvan Hakları Federasyonu HAYTAP, göçmen kuşların son istasyonu olarak nitelenen Büyükçekmece göl havzasının bir bölümününü moloz atım sahası olarak belirleyen Büyükşehir Belediyesi’ni dava etti. Yürütmenin durdurulması ve belediye meclis kararının iptali istemiyle İdare Mahkemesi’ne yapılan başvuruda, İstanbul ve Türkiye nüfusunun hızlı bir şekilde arttığı düşünülecek olursa, baraj havzasının bu derece hafriyat ve molozla kapatılarak ’rekreasyon ve çevre düzenlemesi’ adı altında topoğrafik yapısının değiştirilmeye çalışılması, bu hafriyatın dökümünden sağlanacak ekonomik ranta kılıf uydurmaktır. Daha korkuncu, bu şekilde doldurulan alanların sonradan imara açılma olasılığıdır denildi.
HAYTAP adına İstanbul İdare Mahkemesi’ne başvuran avukat Ahmet Kemal Şenpolat, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 18 Temmuz 2008 tarihli oturumunda Büyükçekmece göl havzasının önemli bir bölümünün moloz atım sahası olarak belirlendiğini hatırlattı.
Başvuruda şöyle denildi:??Adı geçen parseller zaten yeşil alan olup, özellikle baraj göl havzası içinde olmasından dolayı sincap, tavşan, keklik, tilki, kaplumbağa ve kuşların barınma yeri olduğu gibi göçmen kuşların da yüzyıllardır Marmara Denizi’nden sonraki mecburi uğrak ve dinlenme yeridir.
İlkbahar ve sonbahardaki göç sırasındaki son istasyondur. Arazi, Büyükçekmece Gölü’nü besleyen ana su kaynaklarından birisidir. Yapısının yüzde 85’i stabilize tabir edilen geçirgen katmanlardan oluşmaktadır. Bu yüzeylerin molozla kaplanması sonucu göl, alttan su kaynakları tarafından beslenemeyecek ve kuruyacaktır.
Avukat Şenpolat, Büyükşehir Çevre Koruma Müdürlüğü’nün 8 Mart 2006 tarihinde Büyükçekmece Belediye Başkanlığı’na, göl havzasındaki bölgenin heyelan bölgesi olması ve hafriyat yüzünden çukurlar oluşması nedeniyle dolguya müsait olmadığını, ancak ağaçlandırma yapılabileceğini belirten bir yazı gönderdiğini hatırlattı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9648436.asp?gid=233&sz=92675Şu ana kadar hiçbir çevre örgütünün , hatta Büyükçekmece belediyesinin bile anakent belediyesine şu aşamaya
kadar dava açmadığı olayda , HAYTAP , yine büyük bir işe soyundu ve onbinlerce hayvanın , insanın yaşadığı baraj su havzasının Seyfe gölü , Akşehir gölü , Gölmarmara gibi beklenen sona ulaşmaması için kamuoyunu uyandırmak ve yaşadıkları tehlikenin farkına vardırmak için bu davayı açtı.
VATAN GAZETESİİstanbul Büyükşehir Belediyesi, geçen yıl Tahakadı’daki Yeşil Göl’ü hafriyat alanı ilan etti. 500 milyon YTL’lik döküm alanı kapasitesine sahip alana binlerce kamyon hafriyat döktü ve bir yılda orman içindeki gölün yarısı dolduruldu. Şimdi aynı tehlike ile Büyükçekmece gölü karşı karşıyaHafriyat alanları, İstanbul’un en büyük rant alanlarından biri haline geldi. Geçen yıl hafriyat alanı ilan edilen ve şimdi neredeyse dolmak üzere olan Yeşil Göl’den sonra, İSKİ’nin karşı çıkmasına rağmen Büyükçekmece Gölü yakınındaki Çakmaklı mevkii de hafriyat alanı olarak seçildi.
Milyon dolarlık getiri nedeniyle yeni döküm alanlarına ’darphane’ gözüyle bakılıyor. Geçen yıl Gaziosmanpaşa ilçesi sınırları içinde yer alan Yeşil Göl, Tahakadı Döküm Alanı olarak kullanılmaya başlandı. Son bir yıldır hafriyat alanı olarak kullanılan göl neredeyse doldu. Uzmanlar Yeşil Göl’ün 500 milyon YTL’lik döküm kapasitesine sahip olduğunu belirtiyor.
Balıkçılar isyan ediyorYeşil Göl’ün dolmasına özellikle balıkçılar tepki gösteriyor. Yıllardır gölde balık tutan Tahsin Aydın şu bilgileri verdi: “Maden çıkartıldıktan sonra burada oluşan alanda 30 yıl önce göl oluştu. Yıllar içinde sazan ve yayın balıkları yetişti. Burada 60 kiloluk balıkların tutulduğu oldu. Şimdi gölün neredeyse yarısı doldu. Balıklar ise iyice derine kaçtı. Sonuçta onlar da ölecek.” İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Temmuz ayında aldığı bir karar ile yeni bir hafriyat alanının açılmasına karar verdi. Yeni alan için de Büyükçekmece Gölü kenarındaki Kıraç Beldesi sınırları içindeki Çakmaklı mevkii seçildi. Büyükçekmece Köpek Barınağı’nın bulunduğu arazi en kısa zamanda hafriyat alanı olarak kullanılmaya başlanacak. Bu alanın da kapasitesinin 500 milyon YTL olduğu tahmin ediliyor.
18 Temmuz’da İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından alınan karar incelendiğinde ortaya çok ilginç bir durum çıkıyor. Yeni alan İSKİ’nin su toplama havzası içinde bulunuyor. Hukuk-Çevre ve Sağlık Komisyonu tarafından yapılan incelemede 9 üyeden 3’ü, hafriyat alanının İSKİ su toplama havzasında kaldığını belirterek öneriye ’Katılmıyorum’ kararı bildirdi. Ancak 6 oy ile komisyon kararı meclise gönderildi ve değişiklik burada kabul edildi.
DAVA DİLEKÇESİNİN TAM METNİ
ISTANBUL 5 İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA
2008/1476
YÜRÜTMENİN DURDURMASI
İSTEMLİDİR
DAVACI : ( HAYTAP) HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU
Kireçhane sok No : 1 Arnavutköy Beşiktaş Istanbul
VEKİLİ : Av. Ahmet Kemal Şenpolat
( Adres antettedir)
DAVALI : ISTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞI
Saraçhane Istanbul
Konusu : Istanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından alınmış 18/07/2008 tarih , 1739 nolu Meclis kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemi.
AÇIKLAMALAR :
Müvekkilim federasyon , bünyesinde , çevre ve doğa haklarının korunması ve sürdürülebilir doğa ve çevrenin ileri kuşaklara aktarılabilmesi için 5 sivil toplum kuruluşunun teşekkülünden oluşmuştur. Federasyon tüzüğünde ve federasyon yönetim kurulunda bu konuda dava açılabilmesi için yetki verilmiştir.
Ek 1 : Federasyon tüzüğü ve yönetim kurulu kararı
I- İPTAL KONUSU KARAR :
1-Istanbul Büyükşehir Belediye Meclisi 18/07/2008 tarihinde ve 1739 nolu meclis kararı ile Istanbul’un en önemli sulak alanlarından ve yeşil bölgelerinden biri olan , Büyükçekmece göl havzasının önemli bir bölümünü oluşturan Kıraç Beldesi , Çakmak mahallesi 149 ada , 3-24—26(8400m2lik kısmı hariç olmak üzere ) ve 27 nolu parsellerin moloz atım sahası olarak belirlenmesi , harfiyat toprağı dolgusu ile bu geniş alanın doldurulup rekreasyon alanı yapılması yönünde karar almıştır.
Ek 2 : Istanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından alınmış 18/07/2008 tarih, 1739 nolu Meclis kararı
2- Adı geçen bu karar her ne kadar doğa , çevre ve insan sağlığı açısından iyi bir kararmış gibi gözükse de ekli fotoğraflardan , bilimsel mütalaardan tespit de edileceği üzere adı geçen parseller zaten yeşil alan olup , özellikle baraj göl havzası içinde olmasından dolayı , gerek sincapların , tavşanların , kekliklerin, tilkilerin , kuşların , kaplumbağaların barınma yeri olduğu gibi göçmen kuşların da yüzyıllardır Marmara Denizi’nden sonraki mecburi uğrak ve dinlenme yeridir. İlkbahar ve sonbahardaki göç sırasındaki son istasyondur. Bir diğer değişle bu bölge zaten doğal yaşama alanı olup , çevresel atıkların , molozların buraya kontrolsüz bir şekilde dökülmesi şeklinde devam eden pratik uygulama ( de fakto eylem ) , hukukileştirilerek ( de iuri) hale getirilip , fiilen ve yasal olarak korunabilecek şekilde bir kılıfa sokulmak istenmektedir.
Söz konusu parseller meclis kararında anılanın aksine çöp alanı değildir. Yüzbinlerce insanın ve hayvanın yaşadığı , temel su ihtiyaçlarını , temiz hava ihtiyaçlarını karşıladığı hele hafriyat döküm alanı hiç değildir. Pratikte böyle bir şey yapılıyor olsa bile bunu koruma yerine getirmeyen yine idarenin kendisidir. Kaldıki, bu bölge , İSKİ ve Jandarma çevre timi tarafından sıkı bir şekilde korunmaya çalışılmaktadır. Eğer böyle bir ihmal varsa davalı Büyükşehir belediye başkanlığının zabıta ekiplerinin bu alanları isterlerse kontrol edip , korumayı daha sıkı hale getirebilme ve bu doğal su havzasını etkin bir şekilde himaye etme şansları her zaman bulunmaktadır.
3- Özellikle göl havzasındaki yaygın inşaat ve kaçak avlanmalar sebebiyle , burada mevcut bulunan Büyükçekmece belediyesine ait rehabilitasyon merkezi tarafından bir çok hayvanın da bakımı yapılmaya çalışılmaktadır. Burada mevcut ağaçlık ve 27 adet gölet doğal bir ortam sağlamakta olduğu halde Büyükşehir Meclisinin bu yönde karar alması başlı başına konu yönünden iptali gerektirir. Kaldıki , Büyükşehir meclis üyesi üç üye bu bölgenin istenilen amaç için kullanılması doğrultusunda Milli Emlak ile Büyükşehir arasında protokol yapılmasına bölge baraj havzasında kaldığından işbu karara muhalefet şerhi koymuşlardır.
4- 5216 sayılı Büyükşehir belediyesi yasası , “sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin , tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak , ağaçlama yapmak , hafriyat toprağı kum ve çaıkl depolama alanlarının belirlemek ...,,çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak “ gibi önemli görev ve yükümlülükler vermiştir. Davalı belediye işbu maddeye dayanarak Maliye bakanlığı tasarrufunda bulunan bu parseller için bu görev tanımıyla bağdaşmayacak şekilde ve adeta bir ikilem oluşturarak , bu bölgeye ancak hafriyat dökülerek topoğrafik yapının düzeltilmesi ve rekreasyon alanı sağlanması için kamu yararı olduğundan bahisle karar oluşturmuştur. Davalı idare , İYUK kapsamında başlı başına sebep yönünden sakat bir idari işlemin iptali için zemin hazırlanmıştır. Doğal baraj havzasına , ekli fotoğraflardan da görülen yeşillik bir bölgeye halen molozların dökülmesi ve bu dökümden elde edilecek olası rant için bu yönde karar alındığı şüphesi kuvvetle muhtemeldir.
5- Şunu da özellikle belirtmek gerekir ki ; söz konusu arazi Büyükçekmece gölünü besleyen ana su kaynaklarından birisidir. Yapısının %85i stabilize tabir edilen geçirgen katmanlardan oluşmaktadır. Arazideki kesitler ve mevcut oluşum bilirkişi tarafından incelendiğinde kesitlerde de rahatça gözlemlenecektir. Bölgeden , civar inşaatlardan halen taşınan inşaat hafriyatları ve molozları tamamı killi topraktan oluşmaktadır. Bu yüzeylerin bu malzemeyle kaplanması sonucu Büyükçekmece gölü alttan su kaynakları tarafından beslenemeyecek ve gelecekte çok örneğini Türkiye’nin bir çok bölgesinde gördüğümüz üzere kuruyacaktır. Çünkü killi malzemeni oluşturmuş olduğu malzeme , adeta su geçirimi mümkün olmayan bir katman yaratacaktır. Istanbul ve Türkiye nüfusunun hızlı bir şekilde arttığı da düşünülecek olursa baraj havzasının bu derece hafriyat ve molozla kapatılarak “ rekreasyon ve çevre düzenlemesi adı altında” topoğrafik yapısının değiştirilmeye çalışılması , bu hafriyatın dökümünden sağlanacak ekonomik ranta kılıf uydurmaktır. İdari işlem bu yönüyle dahi amaç yönünden iptali gerektirir niteliktedir.
II - ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER – ANAYASA HUKUKU- VE ÇEVRE HUKUKU AÇISINDAN İRDELEME :
2872 sayılı Çevre Kanununun Çevre Korunmasına İlişkin Önlemler ve Yasaklar başlığı altındaki 8. maddesi gereğince idare çevrenin ne şekilde olursa çevrenin kirlenmemesinden ve gerekli tedbirleri almak yönünde açıkça sorumluluğu hatta yükümlülüğü vardır ; 9. madde gereğince ise EKOSİSTEMİ korumak , sivil toplum örgütleri ile bu konuda işbirliği yapmak , biyolojik çeşitliliği korumak devletin başlıca ödevidir.
Çevre Korunmasına İlişkin Önlemler ve Yasaklar
Kirletme yasağı
Madde 8 - Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır. Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler.
Çevrenin korunması
MADDE 9 –Çevrenin korunması amacıyla;
a) Doğal çevreyi oluşturan biyolojik çeşitlilik ile bu çeşitliliği barındıran ekosistemin korunması esastır. Biyolojik çeşitliliği koruma ve kullanım esasları, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve ilgili diğer kuruluşların görüşleri alınarak belirlenir.
b) Ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni plânlarının yapılmasına ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
c) Ulusal mevzuat ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınarak koruma statüsü kazandırılmış alanlar ve ekolojik değeri olan hassas alanların her tür ölçekteki plânlarda gösterilmesi zorunludur. Koruma statüsü kazandırılmış alanlar ve ekolojik değeri olan alanlar, plân kararı dışında kullanılamaz.
d) Ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan, çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı toprak ve su alanlarını, biyolojik çeşitliliğin, doğal kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynakların gelecek kuşaklara ulaşmasını emniyet altına almak üzere gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla, Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan etmeye, bu alanlarda uygulanacak koruma ve kullanma esasları ile plân ve projelerin hangi bakanlıkça hazırlanıp yürütüleceğini belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
e) Sulak alanların doğal yapılarının ve ekolojik dengelerinin korunması esastır. Sulak alanların doldurulması ve kurutulması yolu ile arazi kazanılamaz. Bu hükme aykırı olarak arazi kazanılması halinde söz konusu alan faaliyet sahibince eski haline getirilir.
f) Biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliliğinin sağlanması bakımından nesli tehdit veya tehlike altında olanlar ile nadir bitki ve hayvan türlerinin korunması esas olup, mevzuata aykırı biçimde ticarete konu edilmeleri yasaktır.
g) Doğal kaynakların ve varlıkların korunması, kirliliğinin ve tahribatının önlenmesi ve kalitesinin iyileştirilmesi için gerekli idarî, hukukî ve teknik esaslar Bakanlık tarafından belirlenir.
Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56. maddesi Çevrenin koruması başlığı altında çevrenin korunmasını devlete bir ödev olarak vermiştir.
A. Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması
MADDE 56. – Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Buna rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye meclisi almış olduğu kararla sanki çevre düzenlemesi , rekreasyon alanı yapıyor görünümünde bu bölgenin ekolojik sistemini değiştirmeye yönelik bir idari karar almaktadır. Doğrudan ağaçlandırma yapmak yerine hafriyat ve moloz dökerek zaten bozulan topoğrafya için kaçınılmaz son hazırlanmaktadır. İSKİ ‘nin ve imar müdürlüğünün daha birkaç yıl öncesine kadar bölgeye bu yönde moloz ve hafriyat dökülmemesine ilişkin kararları olmasına rağmen , bu kararın arkasından adeta dolanarak , ekosistemi bozacak yönde karar almıştır. Daha korkuncu , bu şekilde doldurulan bu alanların daha sonradan imara açılma olasılığıdır.
Öte yandan Türkiye , çevrenin korunması , biyolojik çeşitliliğin devamı, canlı türlerinin çeşitliğinin devamı , su havzalarının korunması açısından bir çok uluslararası sözleşmeye imza atmıştır. Anayasanın 90/son maddesine göre bu uluslararası sözleşmeler sanki TBMM ‘den çıkmış iç yasalar hükmündedir ve bağlayıcıdır.
Dolayısıyla söz konusu idari işlem aslında tüm bu yasalara da açıkça aykırıdır.
D. Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma
MADDE 90. /son –
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.
Moloz ve hafriyat dökümünden kazanılacak ekonomik büyüklük uzun vadede hektarlarca büyük bu doğal alanın yok olmasına neden olacaktır. Çevre yok olduktan sonra kazanılan hiçbir para bu doğal alanın bir daha geri gelmesine neden olmayacak , göçmen kuşların uğrak yeri olan , yabanıl hayatın dahi devam ettiği bu bölgenin yok olmasını bir daha geri getirmeyecektir.
Türkiye , 20/02/1984 tarihinde yabani flora ve faunanın korunmasının ve gelecek nesillere aktarılmasının, estetik, bilimsel, kültürel, rekreasyonel , ekonomik ve özgün değerde doğal bir miras oluşturduğunu kabul ederek, biyolojik dengelerin devamlılığında yabani flora ve faunanın oynadığı temel rolü bilerek, yabani flora ve faunanın bir çok türlerinin ciddi biçimde tükenmekte olduğu ve bazılarının yok olma tehlikesine maruz olduğunu kaydederek, yabani flora ve faunanın muhafazasının, hükümetlerin ulusal amaçları ve programlarında dikkate alınması ve özellikle göçmen kuşların korunmasında işbirliğinin gerekliliği dikkate alınarak 1972 yılındaki Birleşmiş Milletler Beşeri Çevre Konferansı ve Avrupa Konseyi Danışma Meclisince dile getirilen talepleri göz önünde bulundurarak 1979 yılında Avrupa’ nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesini (Bern Sözleşmesi) imzalamışlardır. Ülkemiz 20 Şubat 1984 yılında sözleşmeye taraf olmuştur.
Ülkemizin taraf olduğu diğer bir sözleşme de, Özellikle Su Kuşları Yaşam Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme (Ramsar Sözleşmesi) İran’ın, Ramsar kentinde, 2 Şubat 1971’de kabul edilen uluslararası bu sözleşmeye Türkiye yine taraftır.
Bu sözleşmeye göre ;
Alçak gelgitte altı metreyi aşmayan deniz suyu alanlarını da kapsamak üzere doğal ya da yapay; sürekli ya da geçici; durgun ya da akar, tatlı, acı, ya da tuzlu sulu; bataklık, ıslak çayırlar turbalık ya da bataklıklar sulak alan olarak tanımlanmıştır. Sulak alanlar, dünyanın en üretken ekosistemleri arasındadırlar. Söz konusu Sözleşme ile Akit Taraflar;
- Sulak alanların temel ekolojik fonksiyonlarının, su rejimlerini düzenlemek ve karakteristik bitki ve hayvan topluluklarının, özellikle su kuşlarının yaşam ortamlarını desteklemek olduğunu gözönüne alarak,
- Sulak alanların ekonomik, kültürel, bilimsel ve rekreasyonel olarak büyük bir kaynak teşkil ettiğine ve kaybedilmeleri halinde bir daha geri getirilemeyeceğine inanarak,
- Sulak alanların giderek artan şekilde kaybına sebep olacak hareketleri şimdi ve gelecekte durdurmayı isteyerek,
- Su kuşlarının mevsimsel göçleri sırasında sınırlar aşabildiğini ve bu yüzden uluslararası bir kaynak olduğunu tanıyarak,
- Sulak alanların ve onlara bağlı bitki ve hayvan topluluklarının korunmasının, ileri görüşlü ulusal politikalarla, koordineli uluslar arası faaliyetlerin birleştirilmesi yoluyla sağlanacağından emin olarak sözleşmeye taraf olmuşlardır.
Söz konusu baraj havzası sulak alan olmak itibarıyla , bitki ve hayvan topluluklarının özellikle su kuşlarının da yaşam alanı olmak itibarıyla bu uluslararası sözleşmenin bir parçasıdır. Hepsinden öte bu arazinin moloz ve hafriyat dökülerek topografik özelliğinin bu şekilde değiştirilmeye çalışılması sürdürülebilir çevrede insan haklarının açıkça ihlalidir.
ııı- 2005 YILINDA İSKİ’NİN VE İmar Daire Başkanlığının almış olduğu kararlar :
1-) Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ( İSKİ ) İstanbul Su Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından 29/12/2005 tarihinde Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı Çevre Koruma Müdürlüğü ne yollanan yazıda İSKİ açıkça bu bölge için görüşünü belirtmiştir.
“ ..bahse konu yer için 25/05/2004 tarih ve 30 sayılı İSKİ Genel Kurulu Kararı ile onaylanan Bçekmece 1/5000 ve 1/1000 ölçekli plan şartları hükümleri geçerlidir.. Bahse konu alan 24/11/2005 tarihinde Bçekmece havza koruma teknik şefliği elemanlı ile yerinde incelenmiş aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir.
..bölge zemin yapısı itibarı ile sağlam olmadığından , kaymanın hızlı olduğu heyelanlı bir bölge olması nedeni ile dolgu yapılması ve ayrıca ilgi (l) yönergenin 9.3.c maddesindeki belirtilen şartlara uygun görülmemektedir “
2-) Aynı şekilde 25/11/2005 tarihli yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait Planlama ve İmar Daire Başkanlığı Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü tarafından Çevre ve Orman Koruma Müdürlüğüne yazılan yazıda :
“ …çevredeki kontrolsüz yapılmış dolgularda , mezarlık alanında ve açğıa çıkmış bazı dik şevlerde heyelanlı oluştuğu gözlenmiştir. Kontrolsüz dolgular mezarlı ananlında ve vadi içerisinde yoğunlaşmıştır. Heyalanlar büyük ölçüde bu dolgularla oluşmuştur. Ayrıca vadi içerisindeki dolgular yüzeysel oluşların etkisi ile yer yer akışa geçmiş akma ve heyelanlar oluşturmuştur. DOLAYISIYLA SAHADAKİ HEYELANLI EN BÜYÜK NEDNEİ KONTROLSÜZ ŞEKİLDE YAPILAN DOLGULAR VE MALZEME ALIMLARIDIR…HEYELAN EDEN DOLGULARIN ÖNÜNE VE ÜZERİNE YAPILACAK YENİ DOLGU VE İLAVE YÜKLER GETİREREK YAPILACAK ÇALIŞMALAR MEVCUT VADİDEKİ DOĞLA SU AKIŞINI ENGELLEYECEK VE SORUNU GİDERİCİ OLMAKTAN ÇOK YENİ SORUNLAR OLUŞTURACAKTIR.”,
Ek 3 : 25/11/2005 tarihli İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait Planlama ve İmar Daire Başkanlığı Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğünün resmi yazısı
3-) Öte yandan Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı Çevre Koruma Müdürlüğü tarafından 08/03/2006 tarihinde Büyükçekmece Belediye Başkanlığına yollanan yazıda Büyükçekmece göl havzasında bu bölgenin heyelan bölgesi olması , hafriyat nedeniyle çukurlar oluşmasından bahisle dolgu yapılmasına müsait olmadığı ancak ve ancak ağaçlandırma yapılabileceği belirtilmiştir.
Ek 4 : Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı Çevre Koruma Müdürlüğü tarafından 08/03/2006 tarihinde Büyükçekmece Belediye Başkanlığına yollanan yazı
4-) Aynı şekilde 17/03/2006 tarihli Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı Park ve Bahçeler Genel Müdürlüğünce de , benzer şekilde dolgu ve çevre düzenlemeleri için gerekli izinleri vermemiş ancak ağaçlandırma yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
Ek 5 : 17/03/2006 tarihli Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı Park ve Bahçeler Genel Müdürlüğünün yazısı
Görüldüğü üzere yukarıdaki İSKİ ve İmar Müdürlüğünün resmi yazışmaları başta olmak üzere , söz konusu iptali istenen idari işlemin iptaline ilişkin işlemden iki üç yıl öncesinde bu bölgenin harfiyat ve moloz ile doldurulmaması gerektiği yönünde kendi iç yazışmaları vardır. Mevcut yönetmelikler çerçevesinde konuya bakıldığında bu tür alanların doldurulması zaten uygun değildir görüşü hakimdir. İptali istenen idari işlem bu veriler ışığı altında dahi konu , sebep ve amaç yönünden hukuka aykırıdır. İptali gerekir.
5- ) Yukarıda arz edildiği üzere gerek ISKI ve gerekse Büyükşehir belediyesinin göl havzasının bir bölümü için yapmış oldukları tespitleri dogrudur. Her ne kadar bu raporlarda söz konusu parseller farklı imiş gibi ise de , baraj su havzası bir çanak gibi düşünüldüğünde bu tespitler , söz konusu iptalini istediğimiz meclis kararındaki araziler ile aynı özellikleri göstermektedir. Hepsi yuvarlak bir gölün kenar bölgeleridir. Bu tesbitler baraj su havzasının , yeşil alanın ve yabani hayatın tamamına şamildir.
ISKI raporuna söz konusu olan bölge (Büyükcekmece mezarligi, 19 mayis mahallesindeki parseller) Çakmaklı köyüne kadar ulaşır ve tüm bu bölge heyelan alanıdır. Yapılacak yeni dolgular bu bölgenin tümünü etkileyecektir.Hafiflemiş olan zemin yeniden ilave yüklerle yüklenmesi sonucu bölgedeki arazi yapısı tamamen değişecek ve yeni heyelanlara sebep olabilecektir. Bölgenin altı tamamen bir doğal su deposu seklindedir. İlave yükler yeraltı gollerini tetikleyecek ve belki de komsu bölgelerde yeni heyelanlara sebep olabilecektir.Bu bölge heyelanların en fazla olduğu yerdir. Bunun delili de Büyükçekmece belediyesine ait rehabilitasyon merkezinin 100-150 metre altındaki varyant tabir edilen su an atıl vaziyette olan aktarma ve yükseltme istasyonunun 5-6 yıl önce bir heyelan sonucu kaymasıdır. Yeni yapılacak dökümler bu istasyon ve civarına yapılacaktır.
Ayrıca moloz ve hafriyat ile doldurması planlanan parseller heyelan bölgesinin merkezinde bulunmaktadır. Örneğin halen o bölgede İSKİ’ye ait varyant aktarma istasyonu toprak kayması ve heyalan sebebi ile bir kaç sene önce tahliye edilmek zorunda kalmıştır ve bu bina heyelan nedeniyle halen yıkık bir şekilde halen orada mevcut olarak bulunmaktadır.
Bu sulak bölgenin büyükşehir cevre koruma müdürlüğü tarafından 08.03.2006 tarihinde gönderilen yazıda belirtildiği gibi zemine dokunmadan direk ağaçlandırılması ve koruma altına alınması hem bilimsel hem cevre sağlığı açısından daha akılcıdır. Üniversiteler ve çevre bilimcilerden konuyla ilgili görüş istenmelidir.
IV- YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİMİZ:
Söz konusu idari işlemin uygulanmaya başlanması halinde ( ki halen fiili olarak bu bölgeye harfiyat ve moloz dökülmektedir ) bu bölgenin doğal yapısı , ekolojik sistemi bozulacak , mevcut harfiyat ve molozlar adeta doğada bir kil etkisi yaratarak baraj su havzasının yeraltı suları ile beslenmesine engel olacak ve İstanbul’un en önemli yeşil alanlarından biri , göçmen kuşların konakladığı , yaban hayatının devam ettiği geniş bir alan baraj gölünün kuruması ile kuraklığa göz göre terk edilecektir.
Dolayısıyla bu idari işlem iptal edilmez ise Istanbul ve hatta Türkiye için telafisi olanaksız veya güç zararlar oluşacağı muhakkaktır. Hukuka aykırılık şartları yukarıda arz ettiğimiz deliller ışığında gerçekleşmiştir. İdari yargılama usulü kanunun ( İYUK ) 27. maddesinin aradığı şartlar açıkça gerçekleşmiştir. Yargılama süreci de uzun süreceğinden , sayın mahkemenizden ivedilikte bu konuda YÜRÜTMENİN DURDURULMASI KARARI VERİLMESİNİ talep ediyoruz.
HUKUKİ DELİLLER : İYUK , HUMK , 2872 sayılı çevre kanunu , TC Anayasası , Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu , Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası andlaşmalar 1979 Bern Sözleşmesi ,1971 Ramsar Sözleşmesi , 18/03/2004 tarih ve 25406 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “ Hafriyat toprağı inşaat ve yıkıntı atıklarının kontrolü yönetmeliği” , 5216 sayılı Büyükşehir belediyesi yasası ve sair mevzuat
SOMUT DELİLLER :
1- Federasyon tüzüğü ve yönetim kurulu kararı (EKLİDİR)
2- Istanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından alınmış 18/07/2008 tarih, 1739 nolu Meclis kararı (EKLİDİR)
3- 25/11/2005 tarihli İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait Plaman ve İmar Daire Başkanlığı Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğünün resmi yazısı (EKLİDİR)
4- 25/11/2005 tarihli İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait Planlama ve İmar Daire Başkanlığı Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğünün resmi yazısı (EKLİDİR)
5- 17/03/2006 tarihli Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı Park ve Bahçeler Genel Müdürlüğünün yazısı (EKLİDİR)
6- Bölgenin çekilmiş fotoğrafları (EKLİDİR)
7- Keşfen bölgede jeofizik ve çevre mühendislerinden oluşan bilirkişi heyeti incelemesi
8- Hukuki mütalaalar
9- Vs her tür delil
SONUÇ VE İSTEM
Yukarıda açıklanan nedenlerle , sayın başkanlığınızca idari işlemin uygulanması halinde İYUK 27 uyarınca telafisi imkansız veya güç zararlar meydana geleceğinden öncelikle Istanbul Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından alınmış 18/07/2008 tarih , 1739 nolu Meclis kararının yürütmeSİnin durdurulmasına karar verilmesini ,
Bahsi geçen idari kararın yukarıdaki deliller ışığında sebep , konu ve amaç yönlerinden hukuka aykırı olduğundan İPTAL edilmesini ,
Yargılama giderlerinin davalı idare üzerine bırakılmasını vekaleten saygılarımla arz ve talep ederim.08/08/2008
DAVACI
(HAYTAP ) HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU
VEKİLİ
Av. Ahmet Kemal Şenpolat
NTV ’de bu dava ile ilgili yayınlanan programı izlemek için lütfen buraya tıklayın