https://www.haytap.org/tr/bir-zamanlar-kuraylar
Bir Zamanlar Kuş Sarayları !
Yağmur hala bardaktan boşanırcasına yağıyor. Kuşlar hâlâ sokakta kalmış öksüz çocuklar gibi titriyor. Bense, köşklerden ve saraylardan vazgeçtim. Dört duvar bir dam apartmanlar arasında kuş evlerini nereye koyacağımı düşünüyorum.
Musa Güner
Bir zamanlar Köşkler, korunmaya muhtaç kuşlar için yapılırdı...
Eski Osmanlı şehir evlerinde, insanlarla birlikte yaşayan leylek, güvercin, kumru, kırlangıç ve serçe gibi kuşlar, eski düşünce ve inanışlar nedeniyle kutsal hayvan sayılırdı. Kuş köşkleri, serçe, saka ve kırlangıç gibi korunmaya muhtaç küçük kuşlar için yapılmış olup hayvan sevgisinden doğmuş korunaklardır. Kkuş köşklerine, sanatsal değer taşıyan büyük binaların en çok güneş alan cephelerinde rastlanıldığını belirterek, Kuş köşkleri, insan elinin veya kedi, köpek gibi hayvanların erişemeyecekleri yükseklikteki emniyetli yerlere, yağmur ve kardan korunmaları için konsolların geniş saçak altlarına, duvar köşelerine ve taştan zarif evciklere yapılırdı.
Bu konuda Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, Osmanlı döneminde, köpeklere, kedilere ve atlara karşı da büyük bir sevgi duyulduğunu söylerr ve hayvanların korunması için tesisler oluşturan Osmanlı’nın, süslü evler yapmış olduğunu belirtir.
Kuşların, mimarların zevklerine göre işlenilen kuş köşklerine girebilmeleri için kapılar, hava almaları için pencereler ve alt süsler yapılmış. İstanbul yangınlarının, ahşap evlere zarar vermesi nedeniyle bu sanat eserleri kül olup tarihe karışmış. Geriye, sadece taş binalarda bulunan bazı örnekleri kalmış. Hayal mahsulü birer sanat eseri olan kuş köşklerinin pencereler, saçaklar, kubbeler, balkonlar, cihannümalar, alemler, şehreşinler, sütunlar gibi yapı unsurları bulunuyor.
Kuş köşklerinin ilk yapıldığı yer: Hayır evleri
Yrd. Doç. Dr. Çobanoğlu, Bursa’daki hayır evlerini, kuş köşklerinin ilk yapıldığı yer olarak gösteriyor. Bursa Leylek Hastanesi’nin ve Üsküdar Kediler Hastanesi’nin, dünyada eşi ve benzerine rastlamak mümkün değil.
İstanbul’un Perşembe Pazarı semtindeki hanlarda pek çok kuş köşkü vardır. Fermeneciler Yokuşu’nda, Sandalcılar Sokağı’nda, Valde Hanı civarında kuş köşkleri sıralanmış; fakat çoğu köşk harap hâlde. Lâleli Camii çevresinde, Nur-u Osmaniye Camii ağırlık kulelerinde, Büyük Çekmece’de Koca Sinan Köprüsü’nde, Üsküdar Ayazma, Selimiye, Cedit Valde, Amasya Sultan Beyazıt ve Tokat Ulu camilerinde, Edirne’de Merzifonlu Mustafa Paşa Çeşmesi’nde birçok kuş köşkü bulunuyor.
Doğu Beyazıd, Tokat, Amasya, Kayseri, Niğde, Antakya, İzmir, Bolu, Bursa, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Filibe ve Tırnova gibi Anadolu ve Rumeli’nin hiç umulmayan köşelerindeki binalarda da kuş köşkleri karşımıza çıkmaktadır
Mimar Muhammet Altınkasap, kuş evlerinin Japonya’nın dışında yalnızca Türkiye’de bulunduğuna işaret ediyor. Mimar Altınkasap, tarihi yapıların dışında günümüzde kuş evlerinin 3 örnekte kullanıldığını anlatıyor. Altınkasap, bunlardan birincisinin Anıtkabir’de, ikincisinin Bağdat Caddesi üzerindeki bir apartmanda, üçüncüsünün de Laleli’deki Gençtürk Caddesi’nde yer aldığını belirtiyor. Kuş evleri, serçe, saka, kırlangıç ve güvercin gibi kuşlara barınak olması için yapılmış zarif mimarileri ile göz okşuyordu.
Ata yadigarı zarif eserler olan ve mimarinin bir parçası sayılan Kuş Evleri, Serçe Saraylar iklim koşullarının verdiği hasarlar nedeniyle bir bir tahrip oluyor. Ağır kış koşullarında yağmur, soğuk, rüzgar gibi nedenlerle aşınıp, sıcakta ise çatlayıp ufalanan ince işli taş kuş evleri zaman içersinde merdiven ve pencereleri başta olmak üzere yıkılıyor.
Üsküdar Cedid Valide Cami, Ayazma camii duvarlarında görüldüğü gibi oldukça yüksek yerlerde bulunan ve taş işlemeciliğinin en güzel süsleme sanatı örneklerini barındıran kuş evlerine daha fazla yok olmadan temizlik ve bakım gerekiyor.
Kuş Evleri, Serçe Saraylar tarihi bina ve mimari eserlerde yer alırken, günümüze gelen ince bir zevkin göstergesi olarak yapıları da süslemekteydi.
Geleneksel mimarinin öğeleri arasında dikkat çeken kuş sarayları veya kuş evleri başta serçe, saka, kırlangıç gibi kuşlara barınak olması için yapılmış zarif mimarileri ile göz okşuyor. İnce bir zevkin yansıtıldığı minyatür yapılardaki Kuş evleri kullanım amacı ve yerinin düşünülerek seçilmesi bu tür yapılara verilen önemi de yansıtıyor. Geçmişi 16. yüzyıla kadar uzanan kuş ev ve saraylarına genellikle camii, medrese, han, ev, köprü, kütüphane, türbe gibi taş ve tuğla kullanılarak yapılmış büyük eserlerde rastlanıyor. İnsan elinin ulaşamayacağı ve kuşların kendilerini güvende hissedebilecekleri uygun yerlere yapılan bir tür estetik yuvalar, sert esen rüzgarlardan korunaklı yapıların güneş alan dış cephe yüzlerine konarak cephe estetiğinin yanı sıra kuşların yaşantılarına da uygunluğu düşünülmüş. Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde yer alan eserlerde görülen kuş evlerine İstanbul başta olmak üzere Edirne den Doğu Beyazıt’a kadar bir çok yerdeki yapılarda rastlanıyor. Örnekleri Filibe ve Tırnovada da görülen öğeler sade olanlar ile daha gösterişli yapılanlar nedeniyle iki grupta toplanıyor.
Birkaç delikten meydana gelen bu tür sade kuş evlerine Süleymaniye, Yeni Cami ve Sokulu Mehmet Paşa Köprüsü gibi İstanbul’da bulunan eserlerde görülürken daha süslü ve gösterişli olanlara yine İstanbul’da ki önemli eserlerden biri olan Topkapı Sarayının dış avlusu eski Darpane’nin iç avlusunda yer alan binanın dış duvar yüzünde rastlanıyor. Özenle yapılmış ince ve usta bir işçiliğin sergilendiği kuş sarayında serçelerin korunacağı, içinde dolaşabileceği, inip çıkabileceği yollar, gözler estetik bütünlük içinde sergilenmiş. Bir çok yapıda farklılıklar gösteren kuş evleri ve serçe saraylarında konsollar üzerine kurulmuş cumba biçimli çıkıntılar, balkonlar sütun kabartmalarla yükselirken, ön yüzleri kemerli pencerelerle tamamlanıp, çatılarla, kubbelerle kapatılmış. Türklerin hayvan, özellikle kuşlara verdikleri değerin ve sevginin bir ifadesi olarak da yorumlanabilen kuş saraylarının ve içinde barınan kuşların bazı inançları da beraberinde taşıdığına inanılıyor. Türkler kumruların sevdalıları koruduğuna, kırlangıçlar yuva yaptıkları evleri yangından muhafaza ettiklerine, leylek, deniz kırlangıcı gibi göçmen kuşların kutsal alanlara gittikleri düşünüp, onları himaye ederek beslemişler. Kentleşmenin aşırı yapılaşmanın artış göstermesine rağmen günümüzde kent kuşları hala İstanbul da tüm olumsuzluklara rağmen yaşamlarına devam ediyorlar.
Cami ve medreselerde görülenlerin dışında 18 ve 19. yy lar da bazı ev ve köşklerde kuş evleri görmek mümkün oluyor, bazı yapılara ise restorasyon ve tamirat çalışmaları sırasında sonradan ilave oluyor. İstanbul Taksimde bulunan şehir suyunun kente taksim edildiği Taksim Maksemi’nde sonradan eklenmiş bir çift kuş evi örneğine rastlanabiliyor.
·
Özenli işçiliği ile dikkat çeken kuş köşklerinden bir başkası da Üsküdar Selimiye de bulunan Selimiye Camisi dış yüzeyinde görülüyor. 19 yy da taştan oyularak yapılmış kuş köşklerinin iki yanına konulmuş olan minareleri ile adeta küçük bir cami maketini andırması ile dikkatleri üzerinde topluyor. Günümüzde bir çoğu yağışlar dış hava etkenlerinin yaratmış olduğu etki ile tahrip olan kuş evleri, serçe saraylar ilgisizlik ve biriken gübrelerin temizlenmeme bakımsızlık gibi nedenlerle su giderlerinin tıkanması sonucu çatlamalarla kırılma ve dökülmelerle karşı karşıya kalıyorlar. Yıllar önce ahşap malzeme kullanılarak yapılanların izlerine ise hiç rastlanmıyor.
Üzerlerinde kuş evi ve sarayları barındıran mimari eserler :
İstanbul: Süleymaniye, Bali Paşa, Yeni Cami, Nuruosmaniye, Fatih, Laleli, Üsküdar, Ayazma, Selimiye camileri, B. Çekmece Sokulu Mehmet Paşa Köprüsü, Kara Mustafa Paşa, Amcazade Hüseyin Paşa, Seyyid Hasan Paşa, Feyzullah Efendi Medreseleri, Ragıp Paşa, Amcazade Hüseyin Paşa, I. Mahmut, Şebsefa Hatun, Şah Sultan Sıbyan Mektepleri, I. Mahmut kütüphanesi, 3. Mustafa Türbesi, Büyük Yeni han, Çukurçeşme Hanı, Hasan Paşa Hanı, Eski darpane, Taksim Maskemi, Balat Ahrida Sinegogu, Yahudi Gasilanesi. Tokat ve Antakya da Ulu Cami, Niğde Kığılı Camisi, Amasya Sultan Beyazıt camisi, Doğu Beyazıt İshak Paşa Sarayı Camisi, Hayrabolu Çorumi Mustafa Efendi Camisi, Nevşehir Damat İbrahim Paşa Kütüphanesi, Merzifon Kara Mustafa paşa Hanı, Zile Çarşı Hamamı, Kayseri Seyh Çeşmesi.
Özenli işçiliği ile dikkat çeken kuş köşklerinden bir başkası da Üsküdar Selimiye de bulunan Selimiye Camisi dış yüzeyinde görülüyor. 19 yy da taştan oyularak yapılmış kuş köşklerinin iki yanına konulmuş olan minareleri ile adeta küçük bir cami maketini andırması ile dikkatleri üzerinde topluyor. Günümüzde bir çoğu yağışlar dış hava etkenlerinin yaratmış olduğu etki ile tahrip olan kuş evleri, serçe saraylar ilgisizlik ve biriken gübrelerin temizlenmeme bakımsızlık gibi nedenlerle su giderlerinin tıkanması sonucu çatlamalarla kırılma ve dökülmelerle karşı karşıya kalıyorlar. Yıllar önce ahşap malzeme kullanılarak yapılanların izlerine ise hiç rastlanmıyor.
Üzerlerinde kuş evi ve sarayları barındıran mimari eserler
İstanbul: Süleymaniye, Bali Paşa, Yeni Cami, Nuruosmaniye, Fatih, Laleli, Üsküdar, Ayazma, Selimiye camileri, B. Çekmece Sokulu Mehmet Paşa Köprüsü, Kara Mustafa Paşa, Amcazade Hüseyin Paşa, Seyyid Hasan Paşa, Feyzullah Efendi Medreseleri, Ragıp Paşa, Amcazade Hüseyin Paşa, I. Mahmut, Şebsefa Hatun, Şah Sultan Sıbyan Mektepleri, I. Mahmut kütüphanesi, 3. Mustafa Türbesi, Büyük Yeni han, Çukurçeşme Hanı, Hasan Paşa Hanı, Eski darpane, Taksim Maskemi, Balat Ahrida Sinegogu, Yahudi Gasilanesi. Tokat ve Antakya da Ulu Cami, Niğde Kığılı Camisi, Amasya Sultan Beyazıt camisi, Doğu Beyazıt İshak Paşa Sarayı Camisi, Hayrabolu Çorumi Mustafa Efendi Camisi, Nevşehir Damat İbrahim Paşa Kütüphanesi, Merzifon Kara Mustafa paşa Hanı, Zile Çarşı Hamamı, Kayseri Seyh Çeşmesi.
Eşsiz bir medeniyetinin izleri: Kuş sarayları
Sadece insan denen varlığın mutluluğu için değil; aziz milletimiz, iç dünyasında barındırdığı sevgi ve merhamet hislerinin dış tabiata yansımasıyla, hayvanlar için de hayat kaynağı olabilecek eserler kurmuşlardır. Kuşlar için yapılan köşkler, cami avlularındaki kuş havuzları ve mermer tekneler bizim medeniyetimize has çarpıcı inceliklerdir
Kuş köşkleri... Evet, kuş köşkleri ya da kuş sarayları... Türk–İslâm sentezinin bir uzantısı olarak, şanlı ceddimizin gönül saraylarından kopup gelen bir merhamete ayna olmuş eşsiz mimarî yapılar...
·
Küçük ama sıcacık kuş yuvaları
Camilerde, kervansaraylarda, köprülerde, çeşmelerde... hemen hemen bütün mimari eserlerde kendilerini belli ederler. Olağanüstü taş işçiliğine sahip, dinî mimariden sivil mimariye pek çok yapıda ve birbirinden farklı güzellikte, kuşların barınması için yapılan yuvalar: “kuş köşkleri” olarak adlandırılır. Mimarimizde özgün bir yeri vardır kuş evlerinin. Genellikle binaların en çok güneş alan, sert ve soğuk rüzgarlardan korunan cephelerine, insan elinin veya kedi köpek gibi hayvanların erişemeyecekleri yükseklikteki güvenli yerlerine yapılan küçük ama sıcacık yuvalardır kuş köşkleri.
Müslüman Türklerde merhamet anlayışı
Tıpkı kuşlar gibi, olabildiğine hür ve özgür yaşamaya alışmış olan Türkler, bu yönleriyle adetâ kuşlarla özdeşleşmiş, engin ruh dünyalarının bir göstergesi olarak bu şirin mi şirin varlıklara şanına yakışır köşkler, saraylar yapmışlardır. Kuşlara yem vermek ve beslenmelerine yardım etmek için ayrıca sayısız vakıflar kurmuşlardır.
Türklerin kuşlara olan sevgileri İslam inancı ile bağlantılıdır. Allah’a kullukta kemâl mertebesine ulaşmış olan bir Mümin, iç âleminde meknuz tüm nefsî duygularından sıyrılmış olduğu için gerçek hürriyetine kavuşmuş; ve kuşlar gibi uçarcasına sonsuzluğa temayül etmiş; ufuklara açılan, ebediyete kanat çırpan bir psikolojiye kavuşmuştur. Bu geniş kalplilik varlık sahnesinde, özgürlüğe kanat çırpan kuşlarla ifade edilir. Halen, Anadolu’da bazı küçük kuşlara verilen önem bu anlayışın uzantılarıdır.
Mimari açıdan bu kuş barınakları
Korunmaya muhtaç küçük kuşlar için yapılan ve kuş evleri olarak adlandırılan kuş köşkleri, bazı istisnalar dışında binaların en çok güneş alan cephelerine, erişilemeyecek yükseklikteki saçak altlarına yerleştirilmişlerdir. Yağmur ve kardan korunmaları için geniş saçakların veya büyük profilli kornişlerin konsollarının altları tercih edilmiştir. Mimari açıdan bu kuş barınaklarını iki açıdan incelemek mümkündür. Birinci tip kuş evleri genellikle herhangi bir yüzeyde bulunan ve dışarıya taşkınlığı olmayan yapıdadır. Bunlar, işleniş biçimi açısından yüzeye açılan ve kuşların girebileceği deliklerin ya tek olarak, ya da birkaç deliğin alt alta veya yan yana sıralanmasından meydana gelmiştir. Taştan olanlar çoğunluktadır ancak, tuğla ve ahşabın karışık kullanıldığı türleri de vardır.
Diğer örneklerinde ise, ön taraflarına kuşların konabilmesi için küçük sehpalar yapılmıştır. Edirne Eski Cami, Edirne Rüstem Paşa Kervansarayı, İstanbul Süleymaniye Camii, İstanbul Yeni Cami, Üsküdar Yeni Valide Camii’ndeki kuş evleri bu grubun en iyi örnekleri arasındadır.
Sanat değeri taşıyan kuş sarayları
Sanatsal değer taşıyan küçük mimari maketlerin en önemli niteliği, insanların yaşadığı saray, köşk, ev gibi yapıların, camilerin tıpkı modelleri olmasıdır. Asıl yapılardan farkı olmaksızın aynı malzeme ile balkonlar, pencereler, küçük odacıklar, pencere kafesleri, saçaklar en küçük detaylarına kadar işlenmiştir. Bu gruba verile bilecek en iyi örnekler, Üsküdar Ayazma, Üsküdar Yeni Valide Camii, Üsküdar Selimiye Camii, Anadolu’da; Kayseri Kurşunlu Camii, Tokat Ulu Cami, Amasya S. Beyazıt Camii, İshak Paşa Sarayı’nda bulunan kuş evleridir.
Camilerden başka; kervansaray, köprü, çeşme, ev gibi hemen hemen bütün mimari yapılarda bulunan kuş evleri geleneği zamanımızda Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin’in eski evlerinde yaşamaktadır. Yöre halkının güvercine olan sevgisi nedeniyle hemen her eski taş evin iç avluya bakan cephelerinde pencere ve kemer aralarında güvercinlerin korunabileceği oval, yuvarlak veya köşeli boşluklar bırakılmıştır. Boşlukların etrafı taş işçiliğinin çok güzel örnekleri ile bezenmiştir. İstanbul Tophane’de semtindeki bazı evlerde de bu geleneğin devamını görmek mümkündür. Kayseri ve Erzincan’da bulunan kuş evleri ise: yuvarlak, uzun direkler üzerinde, dört ayrı yön cepheleri olan tamamı ahşaptan yapılmıştır.
Daha detaylı bilgi için : 111 Soruda Hayvan Hakları Kitabı